24.01.2023

Boeing Türkiye Genel Müdürü Ayşem Sargın, Biyodizel Sanayi Derneği’nin Sorularını Yanıtladı

Boeing Türkiye Genel Müdürü ve Ülke Temsilcisi Ayşem Sargın, Boeing’in ticari uçaklarında 2030’a kadar yüzde 100 sürdürülebilir uçak yakıtlarıyla sertifikalı uçuşlar yapabileceği taahhüdünde bulunduğunu ifade ederek bu kapsamda yürütülen çalışmalar pek çok ilke imza attıklarını dile getirdi. 

Geçtiğimiz Haziran Ayı’nda Boeing 2022 Sürdürülebilirlik Raporu yayınladı. Raporda ticari havacılık sektörünün 2050 yılına kadar küresel sivil havacılık operasyonlarında net sıfır karbon emisyon hedefine ulaşmaya yönelik taahhüdü desteklenmesi gibi önemli taahhütlere yer verilmiş. Boeing’in bu taahhütlere ulaşma hedefinde yürüttüğü öncellikli çalışmalar nelerdir?

Boeing olarak biz, havacılık sektörünün 2020 yılından başlayarak karbonsuz büyüme hedefini ve 2050 yılına kadar net sıfır karbon salımı taahhüdünü destekliyoruz. Bu hedefler, aynı zamanda, Paris Anlaşması’nın küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derece ile sınırlama taahhüdüyle de örtüşüyor. Söz konusu karbon hedeflerine ulaşmamızın yolu, geleceğin teknolojilerinde sürekli inovasyon, modernize hava trafiği yönetimi altyapısı kullanımı, sürdürülebilir uçak yakıtının üretim ve kullanımının artırılmasından geçiyor.

Daha fazla yakıt verimliliği ve daha az karbon salımı sağlayan ileri teknoloji ürünler tasarlayıp üretmek, aslında yıllardır iş ilkelerimizin temelini oluşturuyor. 2003 yılından bu yana, verimliliği artırmaya yönelik yeni teknolojilere 60 milyar dolar yatırım yaptık. Bu yatırımlar, havacılığın çevresel hedeflerine ulaşmasına ve iş ihtiyaçlarının karşılanmasına katkı sağlıyor. Çevre dostu yenilenebilir enerji kullanarak ve kalan sera gazı salımına yönelik karbon dengeleme yolunu izleyerek hem imalat yerlerimizde hem de çalışma alanlarımızda net sıfır karbon emisyonuna ulaştık. Emisyon azaltımında “Everything for Zero (Her Şey Sıfır İçin)” isimli çok yönlü bir yaklaşımı benimsiyoruz.

Havacılıkta verimlilik artışına ve dolayısıyla sürdürülebilirlik hedeflerine etki eden önemli konulardan biri de filo yenilenmesi. Yeni uçaklar hava yolu taşımacılarına büyük verimlilik avantajları sağlıyor. Bu yıl teslim ettiğimiz uçaklar, yerini aldıkları diğer uçaklara oranla yüzde 25 ila 40 oranında daha fazla yakıt verimliliğine sahip. Yeni nesil uçaklara tamamen geçişin sağlanması, önümüzdeki on yılda karbon emisyonu azaltımı doğrultusunda yapılmış en büyük katkı olacak.

Buna paralel olarak, verimliliği artırmak üzere, hava yolu şirketleri, devletler, servis sağlayıcıları ve havaalanı işletmeleri ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çalışmalar arasında sürekli alçalma yaklaşması (CDA) gibi prosedürler, direkt rota oluşturmaya yönelik GPS bazlı navigasyon gibi ekipman güncellemeleri bulunuyor. Ayrıca, yakıt verimliliği için veri kullanımına yönelik hizmetler geliştiriyoruz, uçuş planlamasının optimizasyonunda müşterilerimize yardımcı oluyoruz ve pilotlara gerçek zamanlı hava durumu ve trafik bilgilerini sağlıyoruz. Tüm bu ortak çalışmalarla, havacılık sektörünün karbon emisyonunu kolektif olarak yüzde 12 oranında azaltmasını sağlayabileceğimize inanıyoruz.

Bununla birlikte, havacılıkta karbon emisyonunun uzun vadeli ve büyük ölçekli azaltımı için uçak teknolojisinin tek başına yeterli olamayacağını, bunun için sürdürülebilir havacılık yakıtlarına ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Gelecekteki daha geniş ve daha uzun menzilli uçaklarda karbon salımını azaltmada en büyük potansiyele sürdürülebilir yakıtlar sahip. Sürdürülebilir yakıtlar, karbon emisyonunu galon bazında yüzde 80’e kadar azaltıyor.

Boeing’in 2030 yılında %100 SAF ile çalışan ticari uçaklar üretme taahhüdü var. Bu çalışmalar şu an hangi aşamada?

Kısıtlı kaynakları geliştirmek ve yakıt maliyetini azaltmak için hava yolu şirketleriyle, havacılık sanayiiyle, devletlerle ve araştırma merkezleriyle küresel anlamda işbirliği içinde hareket ederek, sürdürülebilir uçak yakıtlarının hayata geçirilmesine öncülük ediyoruz. Sizin de belirttiğiniz gibi, ticari uçaklarımızın 2030’a kadar yüzde 100 sürdürülebilir uçak yakıtlarıyla sertifikalı uçuşlar yapabileceği taahhüdünde bulunuyoruz. Bu kapsamda pek çok başarılı çalışmaya imza attık.

2008 yılından bu yana biyoyakıtlı test uçuşlarını gerçekleştirmek ve sertifikalandırmak için havayolları, motor üreticileri ve diğer paydaşlarla çalışmalarımızı sürdürüyoruz ve 2011 yılında ticari kullanım için onay aldık. ecoDemonstrator uçuş test programız, FedEx Express ortaklığında, 777 kargo uçağı ile dünyanın yüzde 100 sürdürülebilir yakıt ile çalışan ilk ticari uçuşunu 2018 yılında gerçekleştirdi. Ayrıca, Rolls-Royce ve World Energy ile işbirliği ile Rolls-Royce’un Trent 1000 motorunu kullanarak yüzde 100 sürdürülebilir uçak yakıtı ile başarılı bir test uçuşu da gerçekleştirdik.

Bir diğer örnek olarak, Washington ve South Carolina’da bu yıl yürütülecek Ticari Uçaklar operasyonlarında kullanılmak üzere, EPIC Fuels ile 2 milyon galon harmanlanmış sürdürülebilir uçak yakıtı tedarik anlaşması imzaladık. Bir uçak üreticisi tarafından şimdiye kadar duyurulan en büyük sürdürülebilir uçak yakıtı alımı olan bu anlaşma, havacılık sektörünün karbonsuzlaşmasına ilişkin kararlılığımızı bir kez daha gösteriyor. 

ecoDemonstrator test uçağı programımız, günümüzün ve geleceğin uçak verimliliği için inovasyonu hızlandırmak amacıyla, gelecek vadeden özellik ve hizmetleri laboratuvar ortamından çıkararak havada test ediyor. ecoDemonstrator programı; karbonsuz bir havacılığı inşa etmek, operasyonel verimliliği ve uçuş güvenliğini artırmak, yolcu deneyimini geliştirmek için bugüne kadar 230’a yakın projeyi test etti ve test edilen bu teknolojilerin yaklaşık üçte biri Boeing ürün ve hizmetlerinde kullanılmaya başlandı. ecoDemonstrator programında bu yıl, yüzde 30 sürdürülebilir uçak yakıtı ve yüzde 70 konvansiyonel uçak yakıtıyla uçan Boeing 777-200ER üzerinde yaklaşık 30 sürdürülebilir teknoloji test edilecek. 

Bu gelişmeler, sürdürülebilir uçak yakıtlarının uzun vadede konvansiyonel jet yakıtlarının yerini alabileceğini ve havacılığı önümüzdeki 20-30 yılda karbondan arındıracak geçerli bir yenilenebilir enerji çözümü olduğunu gösteriyor. Sürdürülebilir uçak yakıtları yenilenebilir enerji yolundaki çözümlerimizden sadece biri. Sürdürülebilir uçak yakıtları, yeşil hidrojen ve elektrik bataryalarının her biri, ürünlerimiz için gerekli yenilenebilir enerjiyi sağlayabilir. Ancak, elektrik bataryaları ve yeşil hidrojen gelecek için büyük potansiyel taşısa da geliştirme ve yatırıma olan ihtiyaçları nedeniyle biz bu seçenekleri orta ve uzun vadeli çözümler olarak değerlendiriyoruz.

Bu kapsamda, ortak teşebbüsümüz Wisk şirketi ile birlikte geliştirdiğimiz elektrikli uçan taksiyle 1600’ün üzerinde başarılı test uçuşu gerçekleştirdik. Ayrıca, altıncı nesil elektrikli dikey iniş kalkış yapan uçak üzerinde çalışmalarımız sürüyor. Bu projemizin, ABD’de sertifikasyon almaya en yakın otonom, tamamen elektrikli ve yolcu taşıyabilen uçak olarak öne çıktığını vurgulamak isterim. 

Ticari havacılıkta yeşil hidrojen kullanımı gelecek vadediyor, ancak bu yakıtın güvenli ve pratik bir şekilde kullanımı için zamana ve ciddi yatırıma ihtiyaç var. Yeni bir tahrik sistemi ile entegre uçak yakıt sisteminin geliştirilmesinin yanı sıra bu yakıtın üretimi, depolanması, taşınması ve teslimatı için gerekli altyapının desteklenmesi ve tüm bu süreçlerin sivil havacılık otoriteleri ile koordineli bir şekilde yürütülmesi gerekiyor. 2000’lerin ortalarından bu yana, hidrojen yakıt deposu ve yanmalı motor kullanan uçak üzerinde hidrojen teknolojisini test etmeye yönelik toplam altı uçuş gerçekleştirdik. Ayrıca, Boeing tarafından tasarlanan kriyojenik yakıt tankı geçtiğimiz yılın sonunda NASA ile birlikte yürüttüğümüz bir dizi testi de başarıyla geçti. Bu testler, ticari havacılığın gelecekteki enerji kaynağı olan hidrojene yönelik çalışmalarımızı destekliyor. 

Hava yolu ulaşımından kaynaklanan karbon emisyonlarını azaltmak için Boeing olarak küresel alanda pek çok kurum ile iş birliği içerisinde çalışmalar yürüttüğünüzü biliyoruz.  Küresel alanda özellikle saf ile ilgili yürütülen çalışmalarda hangi konular öne çıkıyor?

Dünya çapında müşterilerimiz ve birlikte çalıştığımız ülkeler iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik cesur taahhütlerde bulunuyor ve havacılıkta daha sürdürülebilir bir gelecek için Boeing ile kuracakları ortaklıklara büyük önem veriyor. Bu doğrultuda, biz de havacılığı yeniden kurgulamak ve nihayetinde bu yüzyılın ikinci yarısında karbondan arındırmak için tüm sanayi bileşenleriyle birlikte hareket ediyoruz. Operasyon, ürün ve hizmetlerde karbon emisyonunun azaltılması için büyük önem arz eden yenilebilir enerjiye geçişi desteklemek üzere dünya çapında önemli ortaklıklar kurduk. 

Örnek vermek gerekirse, First Movers Coalition’ın kurucu üyelerinden biriyiz. Bu platform yoluyla karbon emisyonunu azaltmaya yönelik yeni teknolojilerin geliştirilmesini hızlandırmak amacıyla farklı sektörlerden önde gelen şirketlerle ortak hareket ediyoruz.  

Sürdürülebilir uçak yakıtlarının küresel düzeyde ulaşılabilirliğini ve kullanımını artırmak üzere geçtiğimiz yıl SkyNRG ve SkyNRG Americas ile ortaklıklar kurduk. Ayrıca, bu yılın Temmuz ayında, sürdürülebilir uçak yakıtı üretimini artırmak amacıyla Alder Fuels ile kurduğumuz ortaklığı duyurduk. Bu kapsamda, patenti Alder’e ait teknoloji ile orman artıkları ve rejeneratif biyokütle kaynakları düşük karbonlu ham petrole dönüştürülecek. 

Bu yılın Ağustos ayında, sürdürülebilir uçak yakıtının ticarileşmesi, tanıtımı ve yaygınlaştırılması için Japonya’da faaliyet gösteren gönüllü bir organizasyon olan “ACT FOR SKY”ın bir parçası olduk. Ayrıca, Japonya’da sürdürülebilirliğe odaklanacak yeni bir Boeing Araştırma ve Teknoloji Merkezi açma planımızı kamuoyuna duyurduk. 

GE Aviation, hibrit elektrikli tahrik sisteminin uçuş testlerini gerçekleştirmek üzere Boeing’le çalışmaya karar verdi. Bu sistem, karbon emisyonunu azaltma yolunda elektrik enerjisinin sağlayabileceği imkanların keşfinde ileriye dönük büyük ve önemli bir adım.  

Ayrıca, NASA’nın SUGAR (Sesaltı Ultra Yeşil Uçak Araştırmaları) programı dahilinde, enerji verimliliğinin yanı sıra geleceğe yönelik çevresel ve operasyonel hedefleri karşılayacak uçaklar için ileri düzey konseptleri araştırmaya ve geliştirmeye devam ediyoruz. Geleceğin uçaklarını aerodinamik ve çevresel açıdan daha sürdürülebilir hale getirme potansiyeline sahip transonik kanat tasarımımız, bu çalışmalar arasında yer alıyor. 

1 Ekim’de NASA’nın SFD (Sustainability Flight Demonstrator) projesine teklif verdik. Bu proje, havacılıkta sürdürülebilirliği sağlamak ve ABD’nin havacılıkta endüstriyel rekabetçiliğini artırmak amacıyla devlet, sanayi ve akademiyi bir araya getiren Sürdürülebilir Ulusal Uçuş Ortaklığı programının bir parçası. Teklifimizde transonik kanat tasarımına sahip bir uçak prototipi geliştirmeyi taahhüt ediyoruz ve sözleşmenin 2023 yılının Ocak ayında imzalanması bekleniyor.  

Son olarak, Türkiye’deki sürdürülebilirlik çalışmalarımızı ortaklarımızla birlikte güçlendirmek adına yeni bir proje başlatıyoruz. “Havacılıkta Sürdürülebilirlik İttifakı” adını verdiğimiz ve son hazırlıkları tamamlanmak üzere olan bu projeyi de yakında kamuoyuna duyurmayı planlıyoruz.